Ülkemizde görme sinirinde ilerleyici hasar ile seyreden glokom tanısı yaklaşık 13 kişiden 1'ine konulmaktadır. Glokom, yenidoğan döneminden başlayarak her yaşta ortaya çıkabilmesine rağmen genellikle 40 yaş üstü kişilerde görülür. Özellikle ailede glokom öyküsü varsa risk 7 kat artıyor. Tedavisi geciktiğinde kalıcı görme kaybı ve körlüğe neden olan glokom temel olarak açık açılı ve kapalı açılı olmak üzere iki gruba ayrılır. Acıbadem International Hospital Dr. Nezih Özdemir Göz Hastalıkları Uzmanı, Daha sık görülen açık açılı glokomun, görme alanında ciddi hasara neden olana kadar genellikle belirti vermediğini vurgulayarak, erken teşhis için yılda en az bir kez göz muayenesi yapılması gerektiğini vurgulayarak, şöyle konuştu: “Hasarın geri döndürülmesi mümkün değil. Glokomun neden olduğu optik sinire. Bu nedenle kalıcı görme kaybını önlemenin tek yolu hastalığın erken teşhis edilmesidir. Bu nedenle erken teşhis için herkesin herhangi bir şikayeti olmasa bile yılda bir kez göz muayenesi ve göz tansiyonu kontrolü yaptırması gerekmektedir. Ailesinde glokom öyküsü bulunanların daha sık kontrole gitmesi gerekiyor” diyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Nezih Özdemir, Glokom sinsi bir şekilde ilerlemesine rağmen, bazen çeşitli rahatsızlıklara neden olabileceğini belirterek, “Özellikle sabahları fark edilir veya geceleri ışıkların etrafında haleler görmek glokomun önemli bir belirtisi olabilir. Bu durumda derhal doktora başvurmalısınız” diye uyarıyor. Gözdeki sıvı dengesi bozulduğunda… Glokom, göz içinde üretilen ve gözden küçük kanallardan çıkan sulu sıvının dengesizliği nedeniyle gelişen bir hastalıktır. Gözümüzde üretilen ve göz yapılarını besleyen sulu sıvı normal durumlarda gözden dışarı atılır. Göz içi sıvısının çıkış yollarında bazı nedenlerden dolayı tıkanıklık gelişir. Bu nedenle üretilen sıvı ile dışarı atılan sıvı arasında bir dengesizlik meydana gelir. Göz içindeki sıvının hacmi arttıkça göz içi basınç da artar. Gözdeki artan basınç, optik sinirlerde geri dönüşü olmayan hasara neden olabilir. Glokom tanısının dikkatli bir göz muayenesi ile konulabileceğini belirten Dr. Nezih Özdemir, şöyle konuştu: “Hastanın göz içi basıncının ölçülmesi, göz dibi ve görme sinirlerinin muayenesi, görme alanının muayenesi ile tanı konulabilir. sinir ve sinir lifi katmanı görüşünü inceleyen gelişmiş testler olarak.” Pek çok faktör riski artırıyor! Yüksek göz tansiyonu glokomun en önemli nedeni olsa da hastalığın gelişmesine yol açabilecek pek çok risk faktörü bulunmaktadır. Artan yaş, kalıtsal faktörler, sistemik hipertansiyon, ateroskleroz gibi damar hastalıkları, kollajen doku hastalıkları, böbrek hastalıkları, hematolojik bozukluklar ve neoplastik hastalıklar da glokoma yol açabilmektedir. Glokom ayrıca hipofiz tümörü, Cushing sendromu, diyabet veya tiroid gibi endokrin bozuklukları ve hastalıkların varlığında da gelişebilir. Sabahları fark edilir hale gelen baş ağrılarına dikkat!Hastalığın başlangıç aşamasında az sayıda hücre etkilendiği için hasta, görmesinde herhangi bir olumsuz etki algılamaz. Sinir hücrelerinin kaybı nedeniyle zamanla görüntü bozulur ve gördüğümüz bölgede kayıplar meydana gelir. Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Nezih Özdemir, glokomun genellikle erken evrelerde sinsice ilerlemesine rağmen bazen çeşitli belirtilerle kendini gösterebildiğine dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Hastalar bazen bulanık görme, sabahları daha da belirginleşen baş ağrıları gibi sorunlardan şikayetçi olabiliyor. Geceleri ışıkların çevresinde halkalar görülmesi ve televizyon izlerken göz çevresinde ağrı görülmesi, “Göz tansiyonu çok yüksekse hastalık ileri aşamaya gelmiş demektir” diyor. Görme kaybının ilerlemesi önlenebilir! Glokom birçok hasta tarafından ancak ciddi görme kaybı oluştuğunda fark edilir. Çok ilerlemiş, tedavi edilmemiş glokomda geri dönüşü olmayan görme kaybı kaçınılmazdır. Bu nedenle tedavi görme kaybının ilerlemesini önlemeyi amaçlamaktadır. Birinci basamak tedaviyi temsil eden medikal yöntemden oldukça etkili sonuçlar alınmaktadır. İlaç tedavisinin yetersiz veya etkisiz kaldığı durumlarda farklı cerrahi yöntemlere başvurulduğunu söyleyen Göz Uzmanı Dr. Nezih Özdemir, şunları söyledi: “Hangi cerrahi yöntemin kullanılacağına hastanın muayene sonuçlarına göre karar verilir. Günümüzde hastanın ihtiyacına göre farklı cerrahi yöntemler uygulanmaktadır. Genellikle kanal açılarak yapılan trabekülektomi yöntemi tercih edilmektedir. Göz içindeki sıvının akmasını sağlayan kanalın açılması veya göze giren sıvının göz yüzeyinden uzaklaştırılması yöntemleri olan drenaj uygulamaları da bulunmaktadır. Bu yöntemler sayesinde görme kaybının ilerlemesinin önüne geçmek mümkündür. “Başarılı tedavinin en önemli kriteri hastanın doktor tavsiyelerine uymasıdır” diyor. Kaynak: (guzelhaber.net) Güzel Haber Masası
—–Sponsorlu Bağlantılar—–
—–Sponsorlu Bağlantılar—–
—–Sponsorlu Bağlantılar—–