Korkmaz, ‘Akciğer Kanseri’ farkındalık ayı dolayısıyla yazılı bir izahat yapmış oldu. Hastalığın Türkiye’de tanı alma yaşı 64 olup, 40 yaş altı bireylerde daha ender olarak rastlandığını kaydeden Korkmaz, “Gene söz mevzusu hastalık çoğu zaman ileri evrelerde teşhis edilmektedir.
Akciğer kanseri; yapısal olarak düzgüsel akciğer dokusunda bulunan hücrelerin gerekseme ve denetim dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıdır. Oluşan kitle ilk olarak bulunmuş olduğu ortamda büyür. İleriki aşamalarda ise çevre dokulara yada dolaşım yöntemiyle uzak organlara yayılarak (karaciğer, kemik, beyin) şeklinde hasara neden olur. Çoğu zaman akciğer kanserinin niçin olduğu bulgu ve şikâyetlerin oluşumu için birkaç yıl geçer ve hastalık ileri evreye gelinceye kadar fark edilemeyebilir.
Başka bir hastalık ya da denetim için çekilen akciğer grafisinde de görülebilir. Akciğer kanseri tanısı konulmuş olan hastalarda emareler tümörün akciğer içindeki yerleşimine, ebatlarına, yayılım yerine ve yayılma derecesine bağlı olarak çeşitlilik gösterir. Tümörün kendisinin ve göğüs içi yayılımının yol açmış olduğu, en sık izlenen emareler:
Geçmeyen yada giderek kötüleşen öksürük; öksürürken kan yada kanlı balgam çıkarmak; derin nefes alırken, öksürürken yada gülerken kötüleşen göğüs ağrısı; iştahsızlık, halsizlik, bitkinlik ve kilo kaybı; ses kısıklığı; nefes darlığı; devamlı tekrarlayan yada geçmeyen bronşit yada zatürre şeklinde akciğer enfeksiyonları. Tedavi, hastadan hastaya farklılaşabilmekle beraber tedavi sonucunda; hastalığın yeri, evresi, hastanın yaşı ve öteki sıhhat sorunlarının varlığı şeklinde birden fazla unsur etkilidir. Cerrahi, hedefe yönelik tedaviler, radyoterapi, kemoterapi şeklinde değişik seçenekleri içermektedir.
Kanserin her türlüsünde erken teşhis ve tedavinin önemini bir kez daha hatırlatarak; informasyon, danışmanlık ve tarama için KETEM’lerimizin, ücretsiz bir şekilde daima halkımızın hizmetinde bulunduğunu da yine belirtmekte yarar görüyorum” dedi.
haberin en hızlısı