Beta enfeksiyonu ile ilgili uyarılarda bulunan Uzm. Dr. Katipoğlu, söz mevzusu hastalığın ‘A Grubu Beta Hemolitik Streptokok’ denilen bakterilerin yol açmış olduğu bulaşıcı bir hastalık bulunduğunu belirterek, “Beta mikrobu bilhassa kış aylarında, kapalı alanlarda bir arada bulunan kişilerde, 5-15 yaş arası öğrencilerde bademcik iltihaplanmalarına sebep olur. Hijyenik olarak hazırlanmamış dondurma benzer biçimde soğuk süt ürünleri ve öteki hijyenik olmayan soğuk içecekler enfeksiyon deposu olabilir. Boğaz iltihabı durumlarının ortalama yüzde 10’u Beta mikrobu ile gerçekleşir. Beta mikrobu boğaz enfeksiyonundan bağımsız olarak sinüzit, orta kulak iltihabı, deri yumuşak doku iltihabı, kemik iltihabı (osteomiyelit), menenjit, rahim iltihabı (endometrit) ve zatürreye de sebep olabilir” ifadelerini kullandı.
HAVADA ASILI KALABİLEN DAMLACIKLARLA BULAŞABİLİR
Beta enfeksiyonunda etken olan mikropların insandan insana öksürük, aksırık ve benzeri solunum yolu salgılarının havada asılı kalabilen damlacıkları ile bulaştığına dikkat çeken Uzm. Dr. Katipoğlu, “Okul çağı evlatlarının ortalama yüzde 10’unda hastalık emareleri ortaya çıkmadan taşıyıcılık durumu söz mevzusudur. Taşıyıcılar kendileri boğaz iltihabı yaşamasa bile bulaştırıcı olabilirler” diye konuştu.
BETA ENFEKSİYONUNUN SEMPTOMLARI
Uzm. Dr. Katipoğlu, hastalığın emareleri ve tedavisine ilişkin şu detayları paylaştı:
“Hastalık boğaz ağrısı ve ateş ile adım atar. 1-2 gün içinde yutkunma güçlüğü ve beslenme bozukluğu gelişir. Ateş genel anlamda ilk gün adım atar ve 38 derecenin üzerindedir. Hastada boğaz ağrısı ile beraber bilhassa çocuk hastalarda karın ağrısı, bulantı ve kusma gözlenebilir. Ağız içine bakılınca bademcik ve boğaz üstünde beyaz lekelenmeler, şişlik ve kızarıklık görülebilir. Bununla beraber hastanın boynunda ve çene altında ele gelen büyümüş lenf bezeleri hissedilebilir. Hastalığın tanısı muayene bulguları, kan testleri ve boğaz kültürü ile konulur. Boğaz kültürü bilhassa taşıyıcılığın araştırılmasında önemlidir. Boğaz kültürü, uygulanabilen merkezlerde yeni gelişen enfeksiyonun türünün belirlenmesinde etkin bir yöntemdir. Boğaz kültürü yapılmasa bile klinik muayene ve vücuttaki iltihabın bakteriyel (antibiyotiklere cevap veren) olup olmadığı hakkında düşünce veren kan testleri ile tanı konularak antibiyotik tedavisi başlanabilir. Mikrobun kati tanısı için boğaz kültürü altın standart olsa da, kültür testi yapılamayan yerlerde tedaviye başlayabilmek için mutlak gereklilik değildir. Tedavide destek tedavisi olarak odanın nemlendirilmesi, bolca sıvı tüketilmesi, sulu yumuşak besin tüketilmesi ve istirahat önerilmektedir. Tanısı konulmuş hastalara ağızdan yada enjeksiyon şeklinde antibiyotik tedavisi ve ağrı kesici ateş düşürücü ilaçlar başlanacaktır. Antibiyotik kesinlikle 7-10 güne tamamlanmalıdır. Bademcik yada boğaz bölgesinde iltihap gelişmesi durumunda apsenin boşaltılması da gerekebilir. Enfeksiyonun önlenmesinde kesinleşmiş bir yöntem olmamakla beraber boğaz enfeksiyonu olan bireylerden uzak durarak mikrop içeren damlacıklara maruziyet azaltılabilir. Hijyenik koşullarda hazırlanmış dondurma benzeri ürünlerin boğaz enfeksiyonu riskini artırmadığını gösteren emekler mevcuttur.”
ZATÜRREYE SEBEP OLABİLİR
Boğaz hastalığının günler içinde sinüzit, orta kulak iltihabı, zatürre hastalıklarına sebep olabileceğini dile getiren Uzm. Dr. Katipoğlu, “Bazı hastalarda boğaz enfeksiyonunun 2. gününden sonrasında mikrobun salgılayabildiği toksinler neticesinde kırmızı deri döküntüleri ile seyreden bir tablo gelişebilir. Bu duruma kızıl hastalığı denir. Bu durum 1 hafta kadar sürebilir. Beta enfeksiyonu geçiren hastaların bir kısmında hastalığın geçmesinden 2-12 hafta sonrasında yakıcı eklem romatizması ve kalp iltihabını içeren Akut Romatizmal Ateş (ARA) denilen ve hastayı uzun seneler süresince etkileyen bir durum gelişebilir. Gene hastaların bir kısmında hastalık iyileştikten 2-12 hafta içinde gelişen ciddi, kalıcı olabilen böbrek iltihabı durumu gelişebilir. Halk içinde boğaz iltihabı kalbine vurmuş, eklemlerine vurmuş, böbreklerini çürütmüş denen durumlar bu komplikasyonlardır ve ciddi sıhhat sorunlarıdırlar. Hastalık geçtikten sonraki 2-12 hafta içinde gelişebilecek, eklemlerde şişlik-ağrı, adım atma güçlüğü, bulantı kusma, halsizlik, idrara çıkamama, kanlı idrar yapma, aşırı halsizlik, çarpıntı, bayılma, göğüs ağrısı benzer biçimde durumlarda da gene zaman kaybetmeden bir sıhhat kuruluşuna başvurulmalı ve hastanın yakın geçmişte boğaz iltihabı geçirdiği bilgisi sıhhat çalışanına bildirilmelidir” açıklamasında bulunmuş oldu.
