İki yılı aşkın süredir tesirini devam ettiren yüzyılın salgın hastalığı Covid-19; baş ağrısı başta olmak suretiyle baş dönmesi, bulantı, kusma, konsantrasyon güçlüğü, uykusuzluk ve şuur düzeylerinde değişim şeklinde birçok nörolojik soruna yol açıyor. Salgının başlangıcından bu yana hastaların üçte birinden fazlasında nörolojik emare ve bulgular görüldüğünü belirten Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Bozkurt “Bu tip hafifçe nörolojik emare ve bulgularla hastaneye başvuran hastaların dikkatli bir halde ve bu şikayetlerin bununla beraber beyin tümörüyle de ilişkili olabileceği göz ardı edilmeden değerlendirilmesi oldukça önemlidir” diyor. Günümüzde görülme sıklığı giderek artan beyin tümörüne yönelik klinik ve deneysel araştırmalar; tümörlerin gelişiminde yanlış kodlanan bazı genlerin ve proteinlerin etkin rol oynadığını gösterirken Prof. Dr. Gökhan Bozkurt “Işınım ve kanserojen kimyasallar şeklinde bazı etkenler de beyin tümörü oluşumunu kolaylaştırıyor. Ek olarak bir kısım beyin tümörlerinin oluşumunda ailesel geçiş eğiliminin olduğu gözlenmektedir” diye konuşuyor.
FARKLI VE YENİ TEDAVİ TÜRLERİ GELİŞİYOR
Devletimizde son yıllarda beyin ve sinir cerrahisi alanında gerek hekimlerin tecrübesi, gerekse yeni tıbbi teknolojiler yardımıyla tanı ve tedavide son aşama mühim gelişmeler sağlandığını belirten Prof. Dr. Gökhan Bozkurt şu detayları veriyor: “Bilhassa beyin tümörlerinin oluşumu esnasında tümörlerin kullandığı yollar hakkında bilgilerin daha da artması ve burada etkin olan anahtar gen ve proteinlerin bilinmesi ve moleküler değişimleri ortaya koyan bir ekip biyo-işaretleyicilerden yararlanılması beyin tümörü tanı ve tedavisinde oldukça mühim gelişmelere yol açtı. Bu bağlamda geliştirilen hedefe yönelik, düzgüsel dokuya zarar vermeden bir tek tümör denilen zararı olan dokulara tesir eden akıllı ilaçların geliştirilmesi sağlandı. Beyin tümörü ön tanısı alan hastalarda tümör radyolojik olarak ister iyi huylu olsun ister fena huylu olsun öncelikli tedavinin belirlenmesi gerekir. Günümüzde artık ister iyi huylu ister fena huylu olsun beyin tümörlerin tedavisinde cerrahi tedavi çoğunlukla öncelikli olarak kabul edilen yaklaşım şeklidir. Bilhassa bu tümörlerin tam ya da tama yakın çıkarılması ile hastalarımız için uzun ve sıhhatli bir yaşam sağlanmaktadır.”
AKILLI İLAÇLAR BAŞARIYI ARTTIRDI
Beyin tümörünün cerrahi tedavisinde belirleyici olan faktörleri ‘tümörün cinsel ve iyi-kötü huylu görüntüsünün olması, yerleşim yeri, büyüklüğü, hastanın yaşı, hastanın genel durumu ve performansı, hastanın nörolojik durumu, tümörün yaşamı tehdit etme durumu ve hastanın operasyon kararını etkileyebilecek derecede ek sistemik problemlerin olup olmaması’ olarak açıklayan Prof. Dr. Gökhan Bozkurt “İyi huylu tümörlerin bir kısmında fena huylu tümörlerin ise tamamına yakın bir kısmında hususi bir niçin olmadıkça cerrahi tedaviye ek olarak radyoterapi ve kemoterapi verilmektedir. Ek olarak günümüzde iyi huylu tümörlerin bir kısmında ve fena huylu tümörlerin tamamında cerrahi tedavi sonrası lokal radyoterapi uygulamalarının neticeleri bizleri oldukça mutlu etmektedir. Ek olarak cerrahi tedavi sonrası çıkarılan tümör alanına uygulanan yeni yöntemler ile yan etkisinde bırakır azaltılırken bir taraftan da tedavi etkinliği mühim seviyede artırılmaktadır. Onkoloji alanında son yıllarda geliştirilen hedefe yönelik akıllı ilaçlar beyin tümörü tedavisinde yeni umutların oluşmasına yol açmıştır. Oldukça yakın döneme kadar kullanılan sadece beyin tümörünün tedavisinde pek faydası olmayan kemoterapi ilaçlarının yarattığı olumsuzluk, şimdilerde hedefe yönelik akıllı ilaçlarla ortadan kalkmış ve bununla beraber akıllı ilaçlar meydana getirilen ameliyat ve ameliyat sonrası uygulanan radyoterapinin başarı şansını artırmıştır” diyor.
BEYİN TÜMÖRÜNÜN 10 ÖNEMLİ BELİRTİSİ!
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Bozkurt, beyin tümörlerinin emarelerini şöyleki sıralıyor; Baş ağrısı,Baş ağrısına birlikte rol alan bulantı yada kusma,Şuur kaybı ve şuur düzeyinde bozukluklar,Daha ilkin asla olmadığı halde nöbet (sara) geçirilmesi,Vücudun bir kısmında duyu yada kuvvet kaybı olması, uyuşukluk,Kısa zamanda gelişen görme kaybı, çift görme yada işitme kaybı,Bellek ve davranış bozuklukları,Konuşma bozuklukları,Dengesizlik ve adım atma problemleri, Hormonal bozukluklar ve buna bağlı klinik semptomlar (erken erişkinlik, el ve ayaklarda gelişme, tane döngüsü bozuklukları, hipertiroidi, kortizol yetmezliği yada fazlalığı…) yer almıştır.