
Hemen hemen ergenliğe girmemiş çocuklarda gelişen kanserler, günümüz tıbbı yardımıyla büyük oranda tedavi edilebilir hale geldi. Bununla beraber ne yazık ki, üreme çağına geldiklerinde tedavinin bir sonucu olarak gelişen kısırlık problemi halen önemini korumakta. Sadece bu şekilde bir durumla karşılaşmamak için iyi mi bir önlem alınması gerektiği mevzusunda emek harcamalar da tüm dünyada yoğun şekilde devam etmekte.
Buluğluk öncesi kemoterapi alan adam evlatların yüzde 25’inde azoospermi görülebiliyor
Çocuklarda rastlanılan kanserlerin başlangıcında lösemi, lenfoma ve beyin tutulumu gelmekte. Yanı sıra kemik, yumuşak doku ve böbrekte de daha azca sıklıkta olmak suretiyle tümör gelişebilmekte. Bunların tedavisinde ise kanserli dokunun çıkarılması, ışın tedavisi (radyoterapi) yada kemoterapi kullanılarak düzgüsel bir yaşam sürdürülmesi mümkün. Derhal belirtelim, bu şekilde yaşamlarını sürdüren erkekler ileride çocuk sahibi olduklarında çocuklarında herhangi bir anomali riski yoktur, şu demek oluyor ki oldukça sıhhatli evlatları olur. Sadece ne kadar dikkat edilirse edilsin, tedavinin özelliğine bakılırsa değişmekle beraber olguların yarısında testislerde sperm üretimi bir halde bozulmakta, üçte biri ise erişkin çağa geldiklerinde kısırlık problemi yaşamakta. Mesela, buluğluk öncesi kemoterapi alan adam evlatların yüzde 25’inde azoospermi, bir o kadarında sperm sayısında azalma gelişirken, geri kalanlarda düzgüsel sperm çıkışı devam edebilmektedir. Radyoterapi için de benzer sonuçlar alınmakla beraber, ışın dozu ve uygulama yerine bakılırsa testislerin etkilenme derecesi de değişebilmekte.
Tedaviyi takiben ileride kısırlık problemi ile karşılaşmamak için ne yapılmalı?
14 yaşına gelen evlatların yarısında organik yolla sperm elde edilebilir. Bu mümkün olursa, çıkan spermler dondurulup saklanır ve erişkin dönemde tüp bebek yapılarak çocuk sahibi olabilirler. Sadece derhal kaygı etmeyin, bunların yalnız beşte birinde gizlenen spermleri kullanma ihtiyacı doğar, şu demek oluyor ki çoğunda sayısı azalsa da düzgüsel sperm çıkışı başlayabilmekte. Aslolan mesele yaşı daha ufak olanlar ya da sperm çıkaramayanlar için söz mevzusu. Bunlarda da ameliyatla bir parça testis dokusu alınarak saklanmakta. Sonrasında bu dokular kullanılarak gene çocuk olabilir. İşte günümüzde üstünde çalışmaların odaklandığı aslolan sorun de bu dokuların iyi mi kullanılacağıdır. Şimdiye kadar bu yolla herhangi bir uygulama yapılmış değil. Evet, deneysel emek harcamalar oldukça başarı göstermiş neticeler verdi fakat insanda iyi mi sonuçlanacağı bilinmiyor bu sebeple hemen hemen çözümlenmemiş bazı problemler var.
Tedavi öncesinde gizlenen dokular erişkin yaşa ulaşıldığında kullanılabilir
Tedavi öncesinde alınıp gizlenen dokular erişkin yaşa ulaşıldığında değişik yollarla kullanılabilir. Birinci yöntem dokunun ya da içinden ayrıştırılan kök hücrelerin testise yerleştirilmesidir. Diğeri ise dokudan izole edilen hücrelerin laboratuvarda olgunlaştırılıp direkt tüp bebekte kullanılması. Sadece testis dokusu içinde sperm kök hücreleri oldukça azca sayıda bulunur. Kafi sayıda hücre elde etmek için büyük parçalar halinde testis dokusu çıkarılmalı fakat bu durumda da testisin çalışmasında ciddi azalma olacaktır. Öteki bir seçenek azca doku çıkarıp içindeki hücrelerin laboratuvar ortamında çoğaltılması olabilir. Bu şekilde elde edilmiş kök hücrelerin ise hem sayısını artıracak hem de olgunlaşmalarını sağlayacak ideal bir teknik üstünde halen emek harcamalar devam etmekte. Bu oldukça zor ve karışık bir teknik gerektirir. O nedenle de pratikte kullanıma geçilemedi. Son zamanlarda, biyomateryaller kullanılarak üstünde kök hücrelerin yerleşebileceği suni testis geliştirilmesi ya da biyo-yazıcılar ile 3-boyutlu testis iskelesi yapılması benzer biçimde oldukça karmaşık yöntemler üstünde de çalışılmakta. Bir tek bunlar değil, testise verilecek hücrelerin içinde kanser hücresi bulunma riski de ileride tümör nüksü olasılığı için ayrı bir mesele yaratabilir.
Her ne olursa olsun bugüne dek meydana getirilen deneysel emek harcamalar oldukça ümit vermekte. Yakın bir zamanda insanda da yüz güldürücü sonuçlar alındığını göreceğiz. Kanser tedavisi başlamadan ilkin değişik kaynaklardan alınacak üreme hücrelerinin saklanması, ileride çocuk sahibi olma şansını korumak bakımından önerilebilecek bir seçenek olarak görülmekte.
Teşekkürler admin