Coğrafi olarak bir deprem bölgesi olarak kabul edilen Türkiye, en yıkıcı afetlerden biriyle karşı karşıya kaldı. Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde milyonlarca insanı derinden etkileyen depremler binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. Büyük afetler olarak nitelendirilen depremler de dünya gündeminde yer almıştır. Yaşanan acı olaylar 7’den 70’e herkes için hayat kurtaran yöntemleri hayata geçirdi. Türkiye’de deprem gerçeği, merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan afetlerle yeniden su yüzüne çıktı.
Depremin hamileler üzerindeki psikolojik ve fiziksel etkilerini değerlendiren Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Şefik Gökçe, hamilelerin deprem anında ve sonrasında alması gereken önlemleri anlattı. Gökçe, “Hamilelerin deprem anında kendilerini ve bebeklerini korumak için almaları gereken en önemli önlem bel üçgen pozisyonunda beklemektir.” Depremin yol açtığı sarsıntı nedeniyle hamilelerde fiziksel sorunlar yaşandığını belirten Gökçe, “Fiziksel hasarı azaltmak ve enkazdan sağ çıkmak için hayat üçgeni önemli. Bu noktada çömelerek yaşam üçgeni oluşturmak gerekiyor. yataklar, geniş kanepeler, sandıklar, çamaşır makineleri gibi deprem anında koruma sağlayabilecek nesnelerin yanında.
Depremi yaşayan hamilelerin afet sonrası dikkat etmesi gereken hususlar var. Gebeliğin erken dönemindeki hamile kadınlar, sarsıntıların etkilerinden dolayı düşük yapma ve kanama riskiyle karşı karşıya kalabilirler. Gebeliğin erken döneminde depremden etkilenen kişilerden bahseden Gökçe, “Gebeliğin erken döneminde depremle karşılaşan gebelerin bir an önce hem fiziksel hem de psikolojik muayenelerini yaptırmaları önemlidir.
Titremelerin etkisiyle oluşan stres nedeniyle anne adayının düşük yapma şansı artar. Böyle bir durumda en kısa sürede tıbbi muayeneden geçmek son derece önemlidir. Aynı zamanda kanama olması durumunda doktor ziyareti ile erken müdahale imkanı artıyor” diyerek vakit kaybetmeden doktor kontrolünden geçmenin önemine dikkat çekti.
Depremin ardından bölgedeki durum ve çok sayıda insanın sokakta kalması nedeniyle bulaşıcı hastalık riski artıyor. Salgın hastalıklara karşı önlem alınması gerektiğine değinen Gökçe, “Deprem sonrası hamilelerin hijyene daha fazla dikkat etmesi gerekiyor.
Bu noktada vücut hijyeninin sağlanması için temiz suyun bulunmadığı alanlarda dezenfektan kullanılması önemlidir. Ayrıca maske kullanımı da hamilelerin hastalıklara karşı alabilecekleri önlemlerden biridir. Ayrıca bu durumda hastalık riskine karşı bölge sağlık profesyonellerinin endikasyonlarına uyulması önemlidir. Hijyenik koşulların önemine de dikkat çekerek, ‘Dikkat edilmesi gereken konulardan biri de sağlık profesyonellerinin gözetiminde yapılması gereken aşılardır.
Annelerin deprem sonrası sağlıklarını korumaları çocukları için son derece önemlidir. Beslenme ve su tüketimi gibi konulara hassasiyetle yaklaşılması gerekiyor. Beslenme ve ek gıda alımı konusuna da değinen Gökçe, “Temiz suya erişim son derece önemli. Şişelenmiş su dahil her türlü içecek iyi durumda saklanmalıdır. Aksi takdirde ishal gibi sindirim sistemi hastalıkları ortaya çıkabilir. Dışarıda bırakılan suyun kesinlikle tüketilmemesi gerekmektedir. Suları yerden yüksekte ve güneş ışığından uzak tutmalısınız. Aynı önlemler gıda için de geçerli. Paketlenmiş kuru gıdalar da dahil olmak üzere tüm gıdaların son kullanma tarihlerine dikkat etmeniz gerekiyor” dedi.
Hamilelikte vitamin-mineral ve demir ilaçları gibi takviyelerin önemine vurgu yapan Gökçe, “Depremden sonra hamileler takviye ve ilaçları ihmal edebiliyor. Folik asit, vitamin, mineral ve demir takviyesi gibi takviyelerin düzenli kullanımı çok önemlidir. Deprem bölgesindeki hamilelerin sağlık profesyonelleri ile iletişim halinde olmaları ve bu takviyelere erişim konusunda yardım almaları gerekiyor” dedi.
Gebeliğin son döneminde olan anne adayları için depremler erken doğumu tetikleyebilir. Yaşanan stres ve korkunun yarattığı bu etkiden bahsederek Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Şefik Gökçe, “Afetler anne adayında korku, stres gibi olumsuz duyguları tetikliyor. Bu duruma karşı düşük bir ihtimal olmasına rağmen anne adayında kasılmalar başlayabilir. Bu, erken doğum veya düşüklere neden olabilir. Strese maruz kalma süresi bu noktada önemlidir. Herhangi bir sorunla karşılaşmamak için depremden hemen sonra tıbbi ve psikolojik destek almak gerekir. Medikal tedaviler sayesinde anne adayının nabzı, tansiyonu ve stres hormonları için rahatlatıcı bir etki yaratılabiliyor” dedi.
Deprem bölgesinde hamileler için gündeme gelen bir diğer sorun da hamilelikte uyulması gereken bakıma ve alınması gereken ilaçlara ulaşamama durumudur. Gebelik takibini aksatmamak için gebelerin en kısa sürede doktor tedavisine ulaşması gerekmektedir. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Şefik Gökçe, “Hamilelik dönemi baştan sona doktor takibi ile ilerleyen bir süreçtir.
Doğal afet durumunda, özellikle deprem bölgesinde bulunan gebelerde tıbbi takip gecikebilir. Bu noktada anne adayı için tıbbi destek almanın önemi artmaktadır. Gerekirse kontrollerin artırılması da gerekli durumlardan biridir. Deprem gerçeğiyle yüzleşen anne adayının afet sonrası psikolojik destek alması da son derece önemlidir. Stres, korku gibi olumsuz duyguların gebeliği etkilemesi için psikolojik destek alınmasına özen gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Öztürk, hamilelerin deprem sonrası fiziki ve psikolojik muayenelerini ertelememesi gerektiğini vurguladı.