
Nöroloji Uzmanı Dr. Celal Şalçini, migren ve migren tedavisine ilişkin değerlendirmede bulunmuş oldu.
Migrenin çoğunlukla tek taraflı ve zonklayıcı, şiddetli bir baş ağrısı çeşidi bulunduğunu kaydeden Dr. Celal Şalçini, migrenin genel anlamda şiddetli, sıklığı, ağrı bölgesi ve devam etme süresi değişken olan bir baş ağrısı tipi bulunduğunu söylemiş oldu.
Ağrı öncesindeki uyarılara dikkat!
Migrene bulantı ve kusmanın eşlik edebildiğini ifade eden Dr. Celal Şalçini, “Ek olarak sese ve ışığa karşı hastalık hissi de yoğun olur. Birkaç saatten birkaç güne kadar sürebilir ve günlük yaşam aktivitesini ciddi seviyede aksatabilir. Bazı insanlarda ağrı öncesi aura dediğimiz uyarı semptomları olabilir. Bunlardan en sık olanı görme bozukluğu, yüzün bir tarafında uyuşma, konuşma zorluğudur. Kimi zaman de ‘sessiz migren’ dediğimiz aura sonrasında migren atağının eşlik etmediği migren atakları da olabilir.” uyarısında bulunmuş oldu.
Emareler dikkate alınmalı
Atak öncesine “aura” denilen 5-20 dakikada gelişen ve 60 dakika da sürebilen nörolojik emareler olabileceğini ifade eden Dr. Celal Şalçini, “Daima görülmeyen bu emareler rahat ışık çakmaları, noktalanmalar, geometrik şekiller ve karanlık alan benzer biçimde çoğunlukla görme ile ilgili belirtilerdir. Bazı hastalar ağrı başlamadan ilkin algılamada azalma, huzursuzluk esneme, tatlı yiyeceklere düşkünlük benzer biçimde uyarıcı emareler yaşayabilirler.” dedi.
Migrene çoğunlukla bulantı ve kusmanın eşlik ettiğini vurgulayan Dr. Celal Şalçini, “Ataklar esnasında hastaların bir kısmı sesten ve ışıktan rahatsız olabilir. Gerilim tipi baş ağrısından sonrasında görülen en sık baş ağrısıdır. Ek olarak gerilim tipi baş ağrısına çoğunlukla birlikte rol alır.” dedi.
Hanımlarda 3 kat fazla görülüyor
Migrende risk faktörlerine işaret eden Dr. Celal Şalçini, “Aile öyküsü olması ve cinsiyet risk faktörüdür. Hanımlarda erkeklere nazaran üç kat fazla izlenmektedir. Migren kadınlık hormonu östrojen ile ilişkili olduğundan hanımlarda erkeklere gore daha sık görülür. Bundan dolayı bilhassa menstrüel dönemde bazı hastalarda mevcud ağrıların şiddetlenmesi, bazı hastalarda da tam tersi olarak azalması görülmektedir.” dedi.
Ağrı süresi ve bölgesi herkeste değişik olabiliyor
Migrenin çoğunlukla yarım baş ağrısı şeklinde bulunduğunu ifade eden Dr. Celal Şalçini, “Sertliği, ağrı süresi ve ağrının bölgesi bireyden bireye değişkenlik gösterebildiği benzer biçimde aynı bireyde de ara sıra farklıklar izah edebilir. Ataklar en fazla üç gün sürer. Nörolojik yada mide-bağırsak sistemi ile ilgili problemler eşlik edebilir.” uyarısında bulunmuş oldu.
Migren ataklarını tetikleyen bazı faktörlere de değinen Dr. Celal Şalçini, “Bunlar stres, dıştan gelen parlak ikazlar, soğuk ve lodos, başa gelen ani travma ve sarsıntılar, menstruasyon, uykusuzluk, açlık olarak sıralanabilir. Çoğunlukla çikolata, peynir, yağlı yiyecekler, fındık, salam, sosis, alkol benzer biçimde yiyecek ve içecekler, egzersiz, doğum denetim hapları, soğuk gıdalar, bazı damar genişletici ilaçlar, yükseklik ve birçok sayamadığımız etkenler çoğunlukla migren atağını tetikleyebilir. Birçok tetikleyici unsur olabileceğinden dolayı mühim olan hastanın bu tetikleyici faktörleri erken dönemde tanıması ve olabildiğince uzak durmasıdır.” diye konuştu.
Baş ağrısı dikkatsizlik edilmemeli
Dr. Celal Şalçini, baş ağrısının başka bir hastalığın emaresi olabileceğine ve çalışan bireylerde ciddi iş gücü yitirilmesine yol açması sebebiyle kesinlikle bir tabip tarafınca tanı konulması, takip ve tedavi edilmesi icap ettiğini altını çizdi.
Dr. Celal Şalçin, “Bundan dolayı baş ağrısı hastalarının tabip muayenesinden geçmesi ve lüzumlu görüldüğü takdirde bazı görüntüleme ve laboratuvar tetkiklerinin yapılması tedavinin başarısı açısından önemlidir.” dedi.
Migrende iki tür tedavi uygulanıyor
Migren tedavisinin iki çeşit bulunduğunu kaydeden Dr. Celal Şalçini, tedavi yöntemlerine ilişkin olarak da şu detayları verdi:
“İlki ataklar esnasında kullanılan ilaçlarla atakları önlemek ve ikincisi ‘profilaksi’ dediğimiz atak olsun olmasın her gün kullanacağı ilaçlarla atakların sıklığını ve sertliğini azaltıcı ilaç başlamaktır. Bu tedaviler tek başına yada her ikisi birlikte uygulanabilir. Genel anlamda atak tedavisinde en rahat ağrı kesicilerden, migrene hususi ilaçlara kadar olan ilaçlar basamaklı bir halde başlanıyor. Profilaksi amaçlı olarak genel anlamda antidepresanlar, bazı hipertansiyon yada nörolojik ilaçlar kullanılmaktadır. Son zamanlarda tedaviye dirençli migren ataklarında botulinum toksini yada öteki adıyla botoks kullanılabilmekte ve dirençli vakalarda başarıya ulaşmış olduğu bilinmektedir.”
Yoruma kapalı.