
Aklımdan bu sorular geçerken konuşmama devam ettim “Etrafımızdaki hepimiz, toplumsal medya, tv, günlük yaşamın rutin akışı, her şey bizlerden muhteşem olmamızı bekliyor, güzel bir fiziğe haiz olmamızı, tamamen fit görünürken bununla beraber da kaç doğum yapmış olmamızı, evladımız olsa bile fiziğimizin bozulmamasını, çocuklar büyürken eşlerimizi dikkatsizlik etmememizi, bir taraftan da kariyerli bir karı olabilmemizi, konuk ağırlarken çeşit çeşit yiyecekleri sofraya döktürebilmemizi bekliyor. Yaşamın her anında başarı göstermiş ve muhteşem olmamızı istiyor.
Kaçımız bu muhteşem olabilme telaşına kendimizi kaptırmadan anda kalıp mutlu olabilmeyi başarıyoruz?
Kendimize merhametli davranıyoruz? Kaçımız birazcık daha özgürce yemek yemiş olduğu süre ‘eyvah rejimim bozuldu’ demeden almış olduğu kilolardan pişman olmadan fiziği ile barışık? Peki kaçımız bu seferde işler yolunda gitmedi ve ben evde her şeye yetişemedim ve bu seferde her şeyi aynı anda düzene koyamadım diye kendisine şefkatle yaklaşıyor acımasızca kendini yargılamıyor eleştirmiyor?”
Bir seviye takıntısı içinde her şeye derhal yetişmeye çalışan bu yüzden bir süre sonrasında yıpranmış yorulmuş hanımlarla çalışıyorum. Bu takıntı içinde ne yazık ki hanımefendiler hakikaten muhteşem olmak zorunda olmadıklarını anlayamıyorlar. Hakkaten bazı seferler evlerinin yeterince temiz olmamasının bir mesele olmadığını bunun yerine mutlu bir anne olmaları icap ettiğini fark ettiklerinde de iş işten geçiyor ve yaşananlar kendilerini yıpratmış oluyor. Kendinize daima şefkatle davranabilirsiniz. En yakın dostunuz size hayatta oldukça yorulduğunu söylediğinde ona tembihler verirken bulursunuz kendinizi. Dersiniz ki bence kendini oldukça yoruyorsun her şeyde yeterince iyisin, evin hakikaten temiz, iyi bir annesin ve işinde başarılısın” şeklinde cümlelerle arkadaşınıza moral vermeye çalışırsınız. Onu motive edersiniz. İşin gerçeğinde de hakikaten onun başarı göstermiş bulunduğunu düşünürsünüz. Onu eleştirmez ve acımasız davranmazsınız. Olduğu şeklinde kabullenirsiniz. Hataları ve eksiklikleri ile… Oysa bu cümlelerin asla birini kendinize kurmazsınız. Acımasızca kendinizi eleştirir kafi olamadığınıza inanırsınız. Hep kendinizden daha iyisini beklersiniz. Kendinizden en iyisini beklerken düzeninizin bozulmuş olduğu zamanlarda öfkelenebilirsiniz. Hiddet ile çocuğunuza ve eşinize katı kurallar ile davranabilirsiniz. Katı davrandıkça mutluluğunuz azalır ve mutluluğunuz azaldıkça muhteşem olabilmek için kendinizi daha oldukça yorar çabalarsınız. Çaba kaygı uyandırır. Kaygı ile döngüyü tekrardan başlatırsınız. Bu kısır döngüyü kırmak sizin elinizdedir. Her şeyin düzende kalmasını beklemek mantıklı değildir. Yaşam içinde kimi zaman düzene koyamadığınız şeyler olduğunda da mutlu ve rahat olmanız gerekir. Her şeyin düzene girmesini bekleyip mutluluklarınızı ertelerseniz hiçbir süre hakikaten mutlu olmazsınız. O yüzden ihmal etmeyin, “Mutlu olabilmek şu anın meselesi, yarına bırakmayın. Muhteşem olmadığınızda da mutlu olun. Hatta yaşam siz gerçekleştirdikçe karşınıza yeni hedefler çıkartacaktır. İşte bu yüzden hiçbir süre muhteşem olamayacaksınız, aman diyelim şimdiden mutlu olun, başardıklarınızdan doygunluk olun.”
Yoruma kapalı.