Ayak bileği kıkırdağı yaralanmalarının ciddiye alınması gerektiğine dikkat çeken Doç. Bilgehan Çatal, bu yaralanmaların riskli olacağını belirterek, “Kıkırdak yaralanmaları denilince akla ilk gelen diz kıkırdağıdır. Sıklığa baktığımızda dizdeki kıkırdak hasarından hemen sonra ayak bileğindeki kıkırdak problemleri gelir. Aslında ayak bileği kıkırdağı yaralanmaları hastaların günlük hayatlarını değiştirmek için çok yer kaplıyor ama halkın bu konudaki farkındalığı dizlerdeki kadar değil. Sık görülen ayak bileği burkulmaları iyi tedavi edilmediği için kıkırdak hasarına neden olabilir.
Genç erkek popülasyonda daha sık görülür.
Travmatik olaylar sonrası ayak bileği kıkırdağı yaralanmalarının arttığını hatırlatan Doç. Bilgehan Çatal şöyle devam etti:
“Bir burkulma veya kırıktan sonra hastanın ayak bileği kıkırdağı yaralanması olabilir. Ayak bileği dönerken talus dediğimiz ayak bileği kemiği kıkırdak ile kaplanır ve tibia ile çarpışarak eklemin üst ucunu oluşturur ve o bölgedeki kıkırdağa çeşitli hasarlar verir. En yaygın ortopedik yaralanmalardan biri ayak bileği burkulmasıdır. Ayak bileği burkulması yaşamamış neredeyse hiç kimse yoktur. Ayak bileği kıkırdağı yaralanmaları, futbol ve basketbol tarzı sporlarla daha fazla ilgilenen genç erkek popülasyonunda daha sık görülür. Ancak ayak bileği yaralanmaları basketbolda en sık görülen yaralanmalardır. İnsidansa gelince, ABD verilerine bakarsak, bir günde yaklaşık 20.000 ayak bileği burkulması vakası var. O yüzden bu sakatlıkların çok sık olduğunu söyleyebiliriz.”
Ayağınız sıkışırsa veya sıkışırsa doktorunuza görünün.
Doç. Bazı hastalarda kıkırdak lezyonlarının küçük olduğu için belirti vermediğine dikkat çeken Çat, şu bilgileri verdi:
“Yürürken veya ayağa kalkarken bilekte oluşan derin ağrı, kıkırdak yaralanmalarının en önemli klinik bulgularından biridir. Tespit edilemeyen kıkırdak yaralanmaları hastalarda hafif ağrı ile geçebilmektedir. Bunun dışında kıkırdak yaralanmasına yanıt olarak; ayak bileği şişmesi, ayak bileği ekleminde artan sıvı. Ayak bileği kıkırdağı yaralanmalarında bazen takılma, sıkışma gibi mekanik belirtiler de görebiliriz. Sık ayak bileği burkulmaları risk faktörlerinden biridir. Şişlik, ayak bileğinde kilitlenme gibi şikayetlerle bize gelen hastalara öncelikle röntgen çekiyoruz. Ancak kıkırdak hasarını göstermek için tek başına röntgen filmleri yeterli değildir. Bu nedenle ayak bileği kıkırdağında hasar olduğundan şüphelenilen hastalardan ayak bileği MRG istenmektedir. Kıkırdakta hasar veya kıkırdağın altındaki kemikte ödem varsa MR bize iyi gösterir.”
Fonksiyonel rehabilitasyon ile olası cerrahi olmayan tedavi
Hastalara uygulanacak ilk tedavi yönteminin ameliyatsız olduğunu belirten Doç. Çatal, “Ameliyatsız tedavileri şu şekilde örneklendirebiliriz; sporu azaltın, hastayı bir süre dinlenmeye yönlendirin ve ödem önleyici ilaçlar uygulayın. Tekrarlayan ayak bileği burkulmalarını önlemek için hastalarımızı fonksiyonel rehabilitasyona tabi tutuyoruz. Fonksiyonel rehabilitasyon, ayak bileği burkulmasını önlemek için başlangıçta uyguladığımız ameliyatsız tedaviler arasında yer alır. Hastaya yaklaşık 3-6 ay kadar ameliyatsız tedaviler uyguluyoruz. Uyguladığımız ameliyatsız tedaviler 6 ay sonra işe yaramazsa hasta ile ameliyat seçeneklerini görüşmeye başlıyoruz. Ayak bileğinin durumuna göre yapılabilen kapalı ve açık olmak üzere iki ameliyatı detaylarıyla hastamıza sunuyoruz. Ayak bileği burkulmaları iyi tedavi edilmediğinde, üçte biri ağrıya neden olabilecek kronik bir sorun geliştirir. Tekrarlayan ayak bileği burkulmaları ve kıkırdak hasarı oluşabilir. Zayıf iyileşmeden sonra bazı yumuşak dokular eklem içinde sıkışıp kalabilir. Bu nedenle basit bir ayak bileği burkulması olarak düşünülmemelidir. Mutlaka bir uzmana danışılmalı ve doğru tedavi edilmelidir. Ne kadar yeterli tedavi edilirse, o kadar az sorun görürsünüz” dedi.
Hastaların %80’i ameliyattan sonra eski seviyelerine dönebilmektedir.
Doç. Çatal, hastaların ameliyattan sonra yapması gereken fizik tedaviye de dikkat çekerek, “Ayak bileğindeki kıkırdak hasarlarının çoğunu, ayak bileği artroskopisi dediğimiz kapalı ameliyat dediğimiz yöntemle, ayak bileğinin yeri ve büyüklüğüne göre yönetebiliyoruz. lezyon yani kıkırdak hasarı. Bu kapalı ameliyattan sonra hasta yaklaşık 4 hafta kadar üzerine basmıyor esas olarak kıkırdak tamiri yaptığımız için. Bu işlemden sonra hemen fizik tedaviye başlıyoruz ve yaklaşık 6 hafta sonra. , hastamız günlük hayatına dönmeye başlar.Açık cerrahide daha geniş kıkırdak lezyonu olan vakaları gerçekleştiriyoruz.Kıkırdak naklinde olduğu gibi dizin ağırlık taşımayan kısmından kıkırdağı alıp ayak bileğine aktarıyoruz. .Buna mozaikplasti denir. Bu ekim daha ileri vakalarda görülür. Son zamanlarda kullanılmaya başlanan bir diğer yöntem ise; Biyopsi ile hastadan bir parça kıkırdak alıp laboratuvara gönderiyoruz, hastanın kıkırdağını çoğaltıyoruz ve ardından kıkırdağı hasarlı bölgeye naklediyoruz. Tabii ki, gelişmekte olan bir tedavi muhtemelen gelecekte daha kolay erişilebilir ve altın standart tedavi seçeneği haline gelecektir. Yapılan ameliyatlara göre sporcuların yaklaşık %80’i ameliyat öncesi veya sakatlık öncesi spor seviyelerine dönebilmektedir. Bu gülünç bir rakam. Tabii dediğim gibi fizik tedavi ve rehabilitasyon süreci spora geri dönüş için önemli. Basketbol, futbol gibi sporlarda bu süre 6 ile 9 ay arasında değişiyor” dedi.