Çocuk sahibi olmak isteyen çiftler bir çok süre asla evlatlarının olamayacağını düşünerek paniğe kapılmaktadır. Bu ürkü ruhsal destek ile azaltılmalıdır. Mantıksız ve günlük yaşamı bozan düşünceler, çocuk sahibi olmak istenilen zamanlarda da yaşam standardını düşürmektedir. En önemlisi tüp bebek tedavisi esnasında bu düşünceler bozucu tesir yaratarak tedavinin gidişatını negatif yönde etkilemektedir. Bu yüzden tüp bebek tedavisi gören her hanım kesinlikle bu işin uzmanı olan psikologlardan destek almalıdır.
Tüp bebek tedavisi ile psikoloji içinde iyi mi bir bağlantı var?
Birçok ruhsal hastalık içinde görülen mantıksız ve işlevsel olmayan düşüncelerin bir çok tüp bebek tedavisi içindeki hanımlarda da sık sık görülmektedir. Tedavi altındaki hanımefendilerin birçoğu da daha ilkin bunu onlarca kere denedikleri için yılgın, umutsuz ve tükenmiş hissedebilmektedirler. Hayatlarındaki boşluğu çocuk ile doldurabileceklerini düşünerek ara sıra da depresif hissedebilmektedirler. Dolayısıyla psikoterapilerdeki en mühim amaçlardan bir tanesi tüp bebek tedavisi gören hanımefendilerin mantıksız ve çarpık fikir biçimleri, inanışlarıyla çalışmak olmalıdır. Mantıksız ve çarpık düşünceler giderilmediğinde kaygı, korku, kaygı ve yıpranmışlık hisleri de azalmayacak, bu hisler içinde negatif ruhsal duygulanımlarla hanımefendilerin tedavileri negatif yönde etkilenebilmektedir.
Bu dönemdeki hanımefendiler bilhassa çocuk sahibi olamama sorunlarını tümden kendi üstlerinde hissedebilirler. Yaşanılanlardan yüzde yüz kendi bedenleri sorumluymuş benzer biçimde hissedebilirler. Bu yüzden değersizlik ve yetersizlik hisleri yaşayabilirler. Eski hatalarından dolayı cezalandırıldıkları düşüncelerine kapılabilirler. Ek olarak bu aşamada hanımefendilerin değersizlik psikolojileri ile çalışmak oldukca önemlidir. Eksiklik ve değersizlik hislerinin de doğum sonrası depresyona yol açmış olduğu görülmektedir. Bu yüzden hanımefendiler kıymetli hissetmeli, tedavileri pozitif sonuçlanınca da bebekleri ile bağ kurup sıhhatli bir halde doğum yapmalılar.
Tüp bebek tedavisi gören hanımefendiler bilhassa iki uçlu bir fikir yapısı olan ya hep ya asla düşüncesiyle hayatları süresince hiçbir süre çocuk sahibi olamayacaklarına inanabilirler. Hanımefendiler ‘ya ilk tedavi denemesinde olmalı’ ya da ‘asla pozitif sonuçlanmayacak’ düşüncesinden kurtulmalıdır.
Tüp bebek tedavisi görürken ne yapmalılar?
Kendilerini fazla yıpratmadan biri doğum, doğuma hazırlık ve tüp bebek tedavisi gören hanımefendilerin psikolojisi olan bir psikologa gitmeliler. Birçok sorun yaşarken ilk etapta kendi iç dünyalarına yönelmeliler. Fikir yapıları değiştiğinde ve sıhhatli olduğunda duyguları da değişecek ve sıhhatli davranışlar ortaya çıkma olasılığı artacaktır. Var ise geçmiş dönemlerdeki travmatik kürtaj ve doğum hikayelerinden kurtulmalılar. Bunlar seanslarda extra olarak çalışılmalıdır.
Terapilerde anne olmak isteyen yönleri ile aslına bakarsak bilincinde olmadıkları direnç gösterdikleri yönlerinin yüzleşmeleri gerekmektedir. İyi bir terapist bunu çeşitli yöntemlerle kadının içselleştirmesini sağlayacak şekilde yapar. Çocuk sahibi olmayı oldukca istemenin altında yatan savunmaları hanımefendiler fark edemezler dolayısıyla terapilerde bu savunmaları ve direnci kırmak gerekir.
Seanslarda neler çalışılıyor?
Seanslarda annenin çocuk sahibi olmak için herhangi bir ruhsal probleminin olup olmadığı incelenmeli, tedavi sürecini negatif olarak etkileyebilecek bir durum olup olmadığı değerlendirilmelidir. Yaşam hikayesi içinde hala etkisinden kurtulamadığı travmatik bir yaşantısının olup olmadığına bakılmalıdır. Geçmiş tüm travmatik süreçler ve unutulmayan kaygı yaratan düşünceler temizlenmelidir. Anneninde bebeğini doğururken aslına bakarsak kendisi de tekrardan yeni bir hayata doğuyormuş benzer biçimde hissetmesini sağlamak esas olmalıdır. Şüphesiz ki anne adaylarını yeni bir dönem beklemektedir. Anneleri ‘acaba bebeğim anne karnında tutunabilecek mi’ kaygılarından tedavi sürecinde uzaklaştırmaya çalışmak gereklidir. Bu süreç içinde tedavi pozitif sonuçlandığında bebek ile bağlanma emek harcamaları yapmak ve anneyi doğuma hazırlamak esas olmalıdır.
Hanımefendiler çoğu zaman işin fizyolojik kısmıyla o denli iç içedirler ki bu telaşlı durumda psikolojilerini göz ardı edebilmektedirler. Dolayısıyla bebek doğduktan sonrasında kendilerini bıraktıkları için lohusalık sendromlarına, depresyonlara da da sık sık rastlanmaktadır. Bu da ilk dönem anne bebek ilişikisini etkileyebilmektedir. O yüzden hayatlarının en mühim dönemlerinde işin uzmanı olan psikologlardan kesinlikle ruhsal destek almaları gerekmektedir.
Psikoterapi sürecinde tedavi öncesinden başlayıp, tedavi süresince ve hamilelik süresince hatta doğum anında ve sonrasında da anneye kesintisiz ruhsal destek sağlamak gerekmektedir. Hatta doğum sonrasında bile anneler bebeklerinin gelişimsel testler ile değerlendirilmesi için, huzursuz bebeklerin doğum anı travmalarını yenmelerini sağlamak için yine psikologlarına başvurabilirler.
Ne süre psikoterapiye başvurabilirler?
Tedavinin her periyodu psikoterapi desteği alabilirler. Planlama yaparken en baştan başlayıp sürecin sonuna kadar izlemek tercih edilse de, ara ara alınan ruhsal danışmanlıkta yararlı olacaktır. Asla destek alamamalarına oranla psikoterapi desteği alan hanımefendilerin kendilerini daha mutlu, motivasyonlu, iç huzurunu elde etmiş hissettikleri, tedavi süresince umutla yaklaştıkları, daha mutlu doğumlar yaptıkları, bebeklerine daha oldukca bağlandıkları uygulamalarda görülmektedir.