Nörobilim ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Selin Yurdakul, toplumda doğru olarak malum “Erken yatın erken kalkın” olgusuna yönelik açıklamalarda bulunmuş oldu. Yurdakul, genlere bakılırsa değişik kronotipte insanoğlu bulunduğunu belirterek, bazı insanların akşam performansının daha verimli bulunduğunu belirtti.
“Sabah uyanamayanları tembel diye eleştirmeyelim, genleri bunu gerektiriyor olabilir”
Yurdakul, “Hepimiz gece erken yatmalı sabah erken kalkmalıdır diye bir şey yok. Bu data hepimiz için geçerli değil. Genlere bakılırsa değişik kronotipte insanoğlu vardır. Sabahçıl kronotipi olanlar erken saatlerde kalkar ve sabahları daha yüksek performans gösterirler. Akşamcıl kronotipler ise erken kalkmakta zorlanır ve akşam saatlerinde daha yüksek performans gösterirler. Işığa maruziyet sürelerini değiştirerek bu saatleri birazcık öne çekmek mümkün olsa da tamamen değişiklik yapmak zor olsa gerek. Sabah uyanamayanları tembel diye eleştirmeyelim, genleri bunu gerektiriyor olabilir” dedi.
“İdeal uyku süresi hepimiz için 8 saattir”
Uyku ihtiyacının kişiden kişiye 6 ile 10 saat içinde değişebileceğini belirten Dr. Selin Yurdakul, “Ne kadar ihtiyacınız bulunduğunu en iyi sabah kalktığınızdaki enerjinizden anlayabilirsiniz. Hangi yaşta olduğunuza bakılırsa de bu süre değişebilir. Evlatların daha uzun uykuya ihtiyacı vardır. Ergenlikte bu kısalmaya adım atar ve garip bir halde akşamcıl kronotip özelliği belirginleşir. Şu demek oluyor ki, gece yatmaz sabah kalkmaz ergenlerin bu davranışı kısmen biyolojik bir değişiklik sonucudur. Yaşlılarda ise düşünülenin aksine uyku ihtiyacı azalmaz. Uykuları daha fragmentedir, şu demek oluyor ki daha sık bölünür. Yaşla beraber azalan melatonin düzeyleri düşen uyku kalitesiyle ilgilidir” ifadelerini kullandı.
“Mühim olan kafi süreyi uyumaktır”
İnsan bedeninin karanlıkta uyuyup, gün ışığında uyanık olmaya programlı bulunduğunu hatırlatan Yurdakul, “Gündüz uyuduğumuzda ışık yüzünden melatonin sentezi olmaz. Bu sebeple gündüz uykusu gövde için uyku kalitesi açısından oldukca farklıdır. Devamlı gece vardiyasında çalışan insanoğlu incelendiğinde düzgüsel popülasyona bakılırsa anlamlı oranda daha sık tip 2 diyabet ve kanser hastalığına yakalandığı görülmüştür” dedi.
“Azca uyuyarak zamandan tutum ettiğimizi düşünsek de daha ağır bedeller ödememize sebep olur”
Yurdakul, sözlerini şu şekilde noktaladı:
“Uyku, bedenin ve beynin bir tek dinlenmekten öte kendini tekrardan yapılandırdığı bir süreçtir. Beyin uyku esnasında oldukça aktiftir. Gün süresince öğrenilen bilgiler gece işlemlenerek organize edilir. Yeni bağlantılar kurulur. Glia hücreleri beyindeki atık maddeleri geceleri daha etken şekilde temizler. Kısa vadede azca uyuyarak zamandan tutum ettiğimizi düşünsek de uzun solukta azalan bilişsel kapasitelerimiz
daha ağır bedeller ödememize sebep olur. Uykusuzluk kaza ve hata yapma riskini ciddi bir halde arttırır”