Hareketsiz yaşam ve hazır besin tüketimindeki artış benzer biçimde faktörler dolayısıyla toplumda kilo problemleri artarken, bu durum sıhhat açısından da riskler taşıyor. Metabolizmanın dengede tutulabilmesi adına vücudun sindirim, dolaşım ve boşaltım sisteminde etkin rol oynayan su tüketiminin atık yağların ve toksinlerin vücuttan atılmasına katkı sağladığını belirten uzmanlar, kişiye gore günde averaj olarak 2-2,5 litre arası tüketilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Bununla beraber, değişik risklerin ortaya çıkmasını engellemek için içtiğimiz suyun naturel kaynaklardan elde edilmiş ve mineral bakımından varlıklı olan naturel mineralli su ve naturel kaynak sularından olması büyük ehemmiyet taşıyor.
İçilmesi ihtiyaç duyulan su miktarı tüm güne bölünmeli
Sıhhatli bir gövde ve yaşam için vücudun susuz kalmaması icap ettiğini vurgulayan Diyetisyen Neslihan Öztürk Aktepe, “Vücudumuzun yüzde 60-70 ‘i sudan oluşmakta. Su içmenin yararları saymakla bitmez. Bu yüzden günlük averaj 2-2,5 litre tüketilmeli. İçilmesi ihtiyaç duyulan su miktarı tek seferde değil, güne bölünerek yavaş yavaş alınmalı. Bazı durumlarda ise su miktarını çoğaltmak gerekebilir. Enfeksiyon varlığı, sıcak iklim, gebelik, fazla meydana getirilen fizyolojik egzersiz, tuzlu ve tatlı tüketimi, alkol alımı, kusma-ishal durumu ve protein ağırlıklı beslenmelerde daha oldukça su tüketilmelidir. Bilhassa çocuklar, hamileler, yaşlılar ve sporcular, aşırı su kaybettiklerinde ciddi sıhhat sorunları yaşayabilecekleri için günlük su tüketimine oldukça dikkat etmeli” dedi.
Suyun ılık tüketilmesi sindirimi hızlandırıyor
Su içmenin en sıhhatli halinin oda sıcaklığındaki ılık suyun sakince içilmesi olduğuna dikkat çeken Neslihan Öztürk Aktepe, “Bolca su tüketmek zayıflamaya destek sağlar. Sadece içilen suyun oda sıcaklığında olması büyük ehemmiyet taşıyor. Bu sebeple insan vücudunun bir ritmi var. O ritmi bozmamak için ne oldukça soğukta yaşayabiliriz ne de aşırı aşama sıcakta. Bu yüzden 22-25 aşama arası ısıda olan sular aslen sindirim sistemi için, sağlığımız için oldukça daha iyi” diye konuştu.
“Naturel kaynaklardan elde edilmiş sular en iyi seçenek”
İçtiğimiz suyun mineral bakımından varlıklı olması icap ettiğini de hatırlatan Aktepe, şu ifadeleri kullandı: “Su içmemiz terleme ile kaybettiğimiz sıvıyı yerine koymak haricinde, cilt güzelliğimiz, kabızlığın önlenmesi, metabolizmanın hızlanması, ödem atılması, yağların parçalanıp idrarla atılmasını sağlayarak fit görünmemizi de sağlar. Vücut sıcaklığını ayarlar, vücutta elektrolit dengesini sağlar. Toksik maddelerin atımını hızlandırır. Eklem sağlığını korumada yardımcıdır ve solunum sistemi için gereklidir. Ek olarak kaliteli ve güvenli su tüketimi, böbrek temizliğinde ve taş oluşumunu önlemede yardımcıdır. Kafi su alımı; zihinsel faaliyetlerin sıhhatli bir halde devamlılığını da sağlar.” Aktepe, tüketicilerin bilhassa kış aylarında çoğunlukla karşılaşılan enfeksiyon hastalıklarından korunmak için de kesinlikle sıhhatli, kaliteli, güvenilir ve lüzumlu tüm denetimlerden geçen naturel mineralli ve naturel kaynak suları tercih etmesinin büyük ehemmiyet taşıdığını da altını çizdi.