Kronik günlük baş ağrısı nedir? Sebepler neler?

genişletmek

Kronik baş ağrıları dünya çapında 1 milyar insanı etkiliyor ve teşhis edilip tedavi edilmesi gerekiyor. Çünkü gerçekte kronik baş ağrısı tek bir hastalık türü değil, tüm kronik baş ağrılarını kapsayan genel bir terimdir.

Kronik günlük baş ağrısı sorununa ne sebep olur?

Kronik günlük baş ağrısı, etiyolojisine bağlı olarak birincil ve ikincil baş ağrıları olarak ikiye ayrılabilir. Birincil kronik baş ağrısı bozukluklarının altta yatan organik bir nedeni yoktur. İkincil baş ağrıları aşırı ilaç kullanımı, kafa içi tümörler, merkezi sinir sistemi (MSS) enfeksiyonları, kafa içi basıncının artması, metabolik anormallikler, travma, damar ve yapısal patolojiler gibi ikincil nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar.

Kronik baş ağrıları günümüzde birçok insanın yaşam kalitesini etkileyen önemli bir sağlık sorunudur. Özellikle migren tanısı alan kişilerde zamanla baş ağrılarının sıklığında ve şiddetinde artış gözlemlenebilmektedir. Bu durum baş ağrısının karakterinde değişiklik ve standart ağrı kesicilerin etkisiz kalması gibi belirtilerle kendini gösterir. Uluslararası Baş Ağrısı Derneği, kronik günlük baş ağrısını (CDBP), en az üç ay boyunca ayda 15 veya daha fazla gün meydana gelen baş ağrısı olarak tanımlamaktadır. Bu kriterlere göre inatçı ve şiddetli baş ağrısı çeken hastalar kronik baş ağrısı kategorisinde değerlendirilmektedir.

Migren hastalarında baş ağrısı paternindeki bu tür değişiklikler ayrıntılı bir nörolojik muayeneyi ve gerekiyorsa ileri tetkikleri gerektirir. Özellikle baş ağrısının sıklığında ve şiddetinde önemli bir artış, baş ağrısının ikincil nedenlerini dışlamak için daha fazla test yapılmasını gerektirir. Bu bağlamda kontrastlı kraniyal manyetik rezonans görüntüleme (MRG), enfeksiyon, inflamasyon ve tümör gibi olası nedenleri daha duyarlı bir şekilde tespit edebilen önemli bir tanı aracıdır.

Bazen hastalarımız kontrast muayenesi yaptırmaktan çekiniyor. Ancak kontrastlı MR enfeksiyon, inflamasyon ve tümör gibi nedenlerin tespitinde daha duyarlı bir testtir.

Kadınlarda görülme sıklığı erkeklere göre daha yüksek

Baş ağrısı kliniğine başvuran hastaların %40'ına kronik baş ağrısı tanısı konur. Kadınlarda görülme sıklığı erkeklere göre 3 ila 5 kat daha fazladır. En sık görülen primer baş ağrıları kronik migren, kronik gerilim tipi baş ağrısı, sürekli migren ve yeni günlük inatçı baş ağrısıdır. En sık görülen ikincil baş ağrıları ilaç aşırı kullanımına bağlı baş ağrısı, beyin tümörleri ve idiyopatik intrakraniyal hipotansiyondur.

Kronik migrenin tipik özellikleri tek taraflı, atımlı, orta ila şiddetli ve bazen auranın eşlik etmesidir. Bulantı/kusma ve ışığa/ses hassasiyeti oluşabilir. Epizodik migrenler kronik migrenlere dönüşebilir.

Zonlama yapmayan ve ilişkili semptomları olmayan kronik iki taraflı baş ağrıları, kronik gerilim tipi baş ağrıları olarak sınıflandırılır.

Sürekli migren tek taraflıdır, otonomik semptomlara sahiptir (aynı tarafta göz ve burun akıntısı gibi) ve alevlenmelerle devam eder. İndometazine verilen yanıt bu baş ağrısı formunun ayırt edilmesine yardımcı olur.

Yeni bir günlük kalıcı baş ağrısı aniden ortaya çıkar ve başlangıcından sonraki 24 saat içinde sürekli hale gelir. Hastalarda genellikle daha önce baş ağrısı öyküsü yoktur. Nadirdir ve tedaviye dirençlidir.

Kronik ilaç aşırı kullanımı baş ağrıları sıklıkla diğer akut ve kronik baş ağrılarıyla örtüşür. Analjezikler migren ve gerilim tipi baş ağrılarının semptomlarını kontrol altına almak için yaygın olarak kullanılmaktadır. Hastalar aşırı analjezik kullanımıyla istemsiz olarak baş ağrısı sıklığını artırırlar. Basit analjezikler, triptanlar, ergotamin, opioid olmayan analjezikler ve opioid analjezikler dahil olmak üzere kullanılan tüm analjeziklerle ortaya çıkabilir.

Kronik migrenin bireyselleştirilmiş tedavi yaklaşımı önemlidir

Kronik migren tanısı alan hastalarda ağrının sıklığını ve şiddetini azaltmak için kişiye özel ve çok yönlü bir tedavi yaklaşımı büyük önem taşımaktadır. Bu tedavi hem farmakolojik hem de yaşam tarzı değişikliklerini içerebilir. Farmakolojik tedavi genellikle kan basıncı, depresyon ve epilepsi ilaçları gibi önceden var olan ilaçların yanı sıra spesifik migren mekanizmalarını hedef alan yeni nesil ilaçlar olan kalsitonin geni ile ilişkili peptit (CGRP) antagonistlerini içerir. Bu ilaçlar migren ağrısının sıklığını ve yoğunluğunu azaltmak için tasarlanmıştır ve birçok hastada önemli iyileşme sağlayabilir.

Tedavi planının bir diğer önemli yönü hastaların yaşam tarzı değişikliklerini benimsemesidir. Uykuyu düzenlemek, sağlıklı beslenmek, yeterli sıvı içmek, kafein alımını sınırlamak, düzenli egzersiz yapmak, etkili stres yönetimi tekniklerini öğrenmek, sigarayı bırakmak gibi değişiklikler migreni yönetmeye yardımcı olabilir. Bu yaşam tarzı değişiklikleri ilaç tedavisinin etkinliğini artırabilir ve hastaların genel sağlığını iyileştirebilir.

Etkili bir tedavi süreci sonucunda migrenlerin sıklığı ve şiddeti önemli ölçüde azalabilmektedir. Ağrı sıklığının azalması ve ilaçlara daha iyi yanıt verilmesi sayesinde hastalar daha iyi bir yaşam kalitesine kavuşabiliyor. Bu, kronik migren hastaları için umut verici bir gelişmedir ve etkili bir tedavi planının migrenin olumsuz etkilerini nasıl hafifletebileceğinin harika bir örneğini sunar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir